MANŞETpolitika

UYAP; Dünyaya da Örnek Bir Çalışma.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Adalet Bakanlığı Bütçesi'nde partisinin adına konuşma yaptı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Adalet Bakanlığı Bütçesi’nde partisinin adına konuşma yaptı. Ülkemizdeki Hakim ve Savcı sayısındaki artış yargı sisteminin işleyişine hız katacağını aktaran Milletvekili Öztürk, Adalet personellerinin sorunlarınıda dile getirdi.

Milletvekili Halil Öztürk’ün açıklaması şu şekilde;

”Türk devlet geleneğinde adalet düşüncesi ve kanunlarla yönetme iradesi; devletin devamlılığı ve toplum düzeninin tesisi için vazgeçilmez esaslardır.
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig’de adalet olan yerde kurt ile kuzunun beraber yaşayabileceğini dile getirmiş; buna mukabil, istiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer’den onu” ifadesiyle adalet anlayışımızı edebi bir dille devam ettirmiştir. ”

 

”Değerli Milletvekilleri;
Hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı, milli kültürümüzün derinliklerinden günümüze kadar ulaşan ve geleceğimizi de teminat altına alan temel ilkelerdir. Hukuk, herkes içindir ve herkesin üstündedir; yargı ise hiçbir zümrenin tekelinde olmamalıdır. Bu ilkelerin kurumsal kimlikte vücut bularak yaşatılması ise devlet olmanın gereğidir.
Gerek hukuki sistemin toplum nezdinde güven uyandırması gerekse adalet hizmetlerinin kalitesi de yine bu düşünceyle mümkün olacaktır.
Bununla birlikte vatandaşlarımızın günlük yaşamıyla doğrudan temas eden başta Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların vatandaşlarımızın yine doğrudan erişeceği bir hukuki yapıyı önemsemesi, toplumsal düzenin devamlılığı ve refahı için ön şart olarak kabul edilmelidir. ”

 

”Bu bağlamda özellikle dünyaya da örnek bir çalışma olan UYAP sisteminin varlığını takdirle anmak isterim. “UYAP Vatandaş” portalı üzerinden vatandaşlarımızın adli hizmetlere hızlı ve etkili bir şekilde erişim sağlaması son derece önemlidir.
COVID-19 tecrübesinin ardından dijitalleşme süreçleri hız kazanmıştır. Bu kapsamda, avukatlık mesleğine yönelik e-duruşma uygulamaları hem adalete erişimin kolaylaştırılması hem de inovasyon çağının gerekliliklerine uyum sağlanması açısından değerli bir adım olmuştur. Ancak bu süreçte hukuki muhakeme ilkelerinin korunması büyük bir hassasiyetle ele alınmalıdır.
Noterlik hizmetlerinin de çağımızın bilişim anlayışına bağlı bir şekilde iyileştirilmesi ve bu hizmetin yaygınlaştırılması yine takdirle ifade edeceğimiz bir husustur. Mahkemelerin iş yükünü hafifleten arabuluculuk, uzlaşma ve tahkim mekanizmalarındaki başarıların devam etmesi ise son derece önemlidir.
Türkiye Adalet Akademisi’nde, uygulama atölyesi modeli, hâkim ve savcıların kürsüye daha nitelikli ve eksiksiz bir şekilde hazırlanması açısından büyük önem taşımaktadır.”

 

”Bu süreçte hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesinin yeniden uygulamaya konulması da dikkat çekicidir. Hem geçmişteki tecrübelerimize dayanarak hem de güncel ihtiyaçlarımızı gözeterek yeniden hayata geçirilen bu sistemin ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz.
Adalet Bakanlığı’nın medya, siyaset ve yargı ilişkileri bağlamında “basın sözcülüğü” müessesesini kurma çabaları da oldukça önemlidir. Dezenformasyonla mücadele kapsamında bu müessesenin etkinliğinin artırılması son derece faydalı olacaktır.
Yine Ankara Adalet Sarayı başta olmak üzere gerek temeli atılan ve gerekse açılan yeni adalet sarayları da vatandaşlarımıza adli hizmetlerin sunulması adına mühim gelişmelerdir. Bununla birlikte hâkim ve savcı sayısındaki artış dolayısıyla hukuki davalardaki bekleme süresinin azalmasına yönelik atılan adımların da yargı sistemimizin işleyişine hız katacağı kanaatindeyiz. ”
Tam bu noktada parantez açarak bir hususa değinmek istiyorum.
Mahkemeler, davanın taraflarına ve avukatlara duruşma gün ve saati belirlemekte; ancak bu duruşmalar zaman zaman birkaç saatlik bir gecikmeyle başlamaktadır.
Adalet mekanizması, yargılama sürecinde adaleti sağlarken zamanın kıymetini de göz önünde bulundurmalı; yargı kurumu, verdiği randevulara hassasiyetle uymalıdır. UYAP sistemi üzerinden mahkemeler denetlenmeli ve avukatların duruşma koridorlarında saatlerce süren belirsiz bekleyişleri sona erdirilmelidir.

 

”Saygıdeğer Milletvekilleri;
Türk Ceza Kanunu’nun hakaret suçuna ilişkin düzenlemesinde yapılan değişiklikle, bu suç uzlaşma kapsamından çıkarılmış ve ön ödeme sistemine dahil edilmiştir.
Ancak, bu sistemde mağdur avukatlarının soruşturma vekalet ücreti karşılanmadığı için avukatlar açısından ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Avukatlar, vekalet ücreti yükünü taşımakta zorlanmakta ve bu durum hak arama özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Ayrıca, UYAP üzerinden harç ödemeden suç duyurusunda bulunma imkânı sunulsa da bu platformun karmaşıklığı, hukuki bilgiye sahip olmayan mağdurlar için etkili bir çözüm olmamakta; bu durum, mağdurların haklarını aramalarını zorlaştırmakta ve mağduriyetlerini artırmaktadır.”Bu nedenle, ön ödeme sistemine soruşturma vekalet ücretinin dahil edilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılması gerekliliği öne çıkmaktadır.”

 

”Bir başka hususa değinmek gerekirse; mevcut düzenlemeye göre, meslekte 15 yılını dolduran avukatlar yeşil pasaport hakkından faydalanabilmektedir. Ancak bu sürenin azaltılması önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır. İlk aşamada meslekte 10 yılını doldurmuş avukatların da bu haktan yararlanabilmesi için düzenlemeler yapılmalı ve uzun vadede bu hakkın tüm avukatlara sağlanması hedeflenmelidir.”

 

”Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde de vurgulandığı üzere, kamuda çalışan avukatların özlük haklarının iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle çalışma ve emeklilik hayatını doğrudan etkileyen ek göstergelerin artırılması bir gerekliliktir. Bunun yanında, kamu avukatlarının vekalet ücretlerinin etkin, adil ve şeffaf bir şekilde dağıtılmasını sağlamak amacıyla hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.”

 

”Hukuk eğitiminin kalitesini artırmak ve mesleğe girişte daha nitelikli bir değerlendirme yapmak adına, hukuk fakültelerine giriş sınavlarında başarı sıralaması kriterleri kademeli olarak yeniden düzenlenmelidir.
1969 yılında yürürlüğe giren ve günümüz koşullarında yetersiz kalan Avukatlık Kanunu, gelişen mesleki ihtiyaçlar doğrultusunda kapsamlı bir revizyona tabi tutulmalıdır.
Adalet Bakanlığı’nın kurumsal kimliği içerisinde daha adil olması bağlamında öne sürdüğümüz önerilere ek olarak;
Hâkim ve savcılara coğrafi teminat hakkının tanınması,
CTE personelini de kapsayacak şekilde, Adalet Bakanlığı’nın tüm personelini içine alan Adalet Hizmetleri Sınıfının oluşturulması,
Ceza İnfaz Kurumunda çalışan personellere fazla mesai ücretinin verilmesi, yine bu kurumun dış güvenlik hizmetlerinin jandarma yerine infaz koruma memurlarına devredilmesi,
Adalet Bakanlığı kadrosunda görev yapan sağlık çalışanlarının özlük ve mali haklarının, Sağlık Bakanlığı kadrosunda çalışan meslektaşları ile eşitlenmesi,
Uzman Kâtip kadrosu ihdas edilmesi suretiyle, şartları taşıyan Zabıt Katiplerinin bu unvana atamalarının yapılarak, kariyer basamağı oluşturulması,
Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyükşehirlerimizde hâkim ve savcılara tahsis edilen lojmanların kapasitelerinin artırılması ve Adalet Bakanlığı diğer personelinin de lojman imkanından faydalanması,
Hâkim Savcı sınıfı dışında kalan personelin, görevlerinden dolayı işledikleri suçlar nedeniyle haklarında açılacak soruşturma ve kovuşturmaların 4483 sayılı Kanun kapsamında veya bu Kanun hükümlerine benzer bir mevzuatla Adalet Bakanlığı Merkez Teşkilatında oluşturulacak bir birimden izin alınması koşulu getirilmesi,
Adliyelerde görev yapan İcra Müdür ve Müdür Yardımcılarının zorunlu tayin uygulamasının Yazı İşleri Müdürleri örneğinde olduğu gibi kaldırılması, gibi öneri ve talepleri de Sayın Adalet Bakanımızın takdirlerine sunmak istiyorum.”

 

”Değerli Milletvekilleri;
Türk dünyası ile olan siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel birlikteliğin hukuk alanında da tanzim edilmesi son derece mühimdir. Bu bağlamda, Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında diğer uluslararası hukuki birliklere ve mahkemelere alternatif olarak bir yapının kurulması yerinde olacaktır. Bu hususta yapılan çalışmaları yakinen takip etmekle birlikte;
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle önemli bir hususa da değinmekte fayda görüyorum.
Türkiye, “insan hakları” kavramı çerçevesinde yalnızca Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in denetim mekanizmalarına, AGİT’e ve İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı insan hakları komisyonları ile de yakın ve saygın ilişkiler yürütmektedir.
Bu doğrultuda, Türk Devletleri Teşkilatı kapsamında da bir İnsan Hakları Komisyonu’nun oluşturulması önerilmektedir.
Bu komisyon, pilot düzeyde danışma mekanizmalarıyla başlayarak bölgede insan haklarının korunmasına katkı sunabilir. Özellikle farklı coğrafyalarda yaşayan Türk soyluların karşılaştığı insan hakları ihlalleriyle ilgili başvuruların takip edilmesi, inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bu alandaki liderliğini pekiştirecektir.”

 

”Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri;
Yarın, 11 Aralık’ta vefatının 49. yılında saygıyla anacağımız, büyük Türkçü Hüseyin Nihal ATSIZ’ın “Milli ülküler, yüzyıllar boyunca değişmeden yaşar” sözünü hatırlatıyor;
adil olma ülküsü ve hukuk devleti şiarıyla yüz yılını geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti’nin daha yüz yıllar boyunca adaleti kutup yıldızı gibi görerek, onun pusulasında hür bir şekilde yaşamaya devam edeceğini Gazi Meclis kürsüsünden şerefle belirtmek istiyorum. Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek verdiğimiz Adalet Bakanlığı 2025 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Bütçenin oluşturulmasında Sayın Bakanımız başta olmak üzere Bakan Yardımcılarımıza ve Bakanlık personeline teşekkür ediyor, aziz Türk Milleti’ni ve Genel Kurul’u tekraren saygıyla selâmlıyorum.”

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu